Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Hocam, hayat nedir?" diye sorar Alaaddin. Haraptarlı Nafi de, sakalını bir süre sıvazladıktan, yüzünü çevirip bir süre penceredeki yıldızlara baktıktan ve ağzını belli belirsiz şapırdattıktan sonra, sanki yanıtı çoktan hazırmış da nicedir onu susuyormuş gibi; "Hayat nedir diye sorarsan, bilmiyorum evlat," der emin bir sesle, "sormazsan, biliyorum...”
Haz çok kısa sürer, müzik bizi sadece bir anlığına yükseltip daha hüzünlü bir halde yere bırakır, fakat uyku bir tela­fidir. Bizi terk ettiğinde bile, yeniden acı çekmeye başlamamız birkaç saniye sürer; ve uykuya her dalışımızda, kendimizi bir dostun kollarına teslim ettiğimiz hissine kapılırız. Vefasız bir dost olduğunu biliyorum, bütün diğer dostlar gibi; çok mutsuz olduğu­muzda o da bizi terk eder. Ama er ya da geç, belki farklı bir isimle geri geleceğini ve sonunda onun kollarında dinleneceğimizi bili­riz. Rüyasız olduğunda mükemmeldir; denebilir ki, uyku her ak­şam bizi hayattan uyandırır.
Reklam
Dert sahibi birinin hüzünlü müzik dinleyerek derdini artırması d a b u ş e ki l d e açıklanabilir . Müzik derdi çözmez ama acıdan duyulan haz zihni oyalamaya yeter. Ayrıca müzik dinlemenin dopaminle ilişkisi de tespit edilmiştir . Bir şarkıyı birkaç dinleme sonrasında beyin şarkının bazı bölümlerinde beklenti oluşturur. O kısımda şarkıcının ne söyleyeceği doğru tahmin edildiğinde beklenti karşılanır ve bir haz yaşanır. Bugünkü müzik uygulamalarında rastgele müzik seçimi ve çok şarkıya ulaşım bu hazzı yaşatmak içindir.
Sosyal medya “an”ların resmi ile dolu. Gülen, eğlenen, gezip tozan insanların anları. “Sanal olan gerçektir” sloganı ne yazık ki bizi yanılsamanın en büyüğüne götürüyor. Dünyada yaşanmış ve yaşanılacak anlardan koparılmış bir anın verdiği haz ne olabilir ki? Tam tersine bu hal bana pek hüzünlü geliyor, zamanın kontrolünü, tasarrufunu elinde tutamayacak insanın kendisine bahşedilen tek bir ana sığınmasının hüznü…
ve bu o... e...ları mağdur, soykırıma uğramışlar he?
Artık İspir bir tek Türk askerinin dahi bulunmadığı kimsesiz, sessiz, içten içe ağlayan bir beldedir. Düşman, halkın elindeki bütün hayvanlarını, yiyecek, yatacaklarına kadar her şeyini aldı. Bulabildiği onbeş ile altmış yaşındaki bütün erkekleri esir olarak Rusya'ya sürdü. Onlar hüzünlü ve ümitsiz bir ruh haleti içinde ailelerinin yürekler parçalayıcı feryadlarıyla ne olacağı belirsiz bir akıbete yollanmak üzere ailelerine veda ettiler. Namus ve haysiyetini korumak için bütün köylerin kadınları dağlarda, mağaralarda saklandı. Doğu kışının en şiddetli bir zamanında ekmeksiz, aşsız bu zavallılar karların altından çıkarabildikleri ot kökleri ve ender rastlanan hayvan gübreleri içindeki arpaları kavurarak hayatlarını idame için çırpınıp durdular. Yüzlercesi açlıktan, yüzlercesi soğuktan ve yüzlercesi hastalıktan ölüp gitti. Bu zulüm yetmiyormuş gibi evvelce tehcire tabi tutulmuş Ermeniler fırsattan faydalanarak tekrar İspire dönmüş ve bir kısmı bu bölgede oturmakta olanlar ise bunların dönmelerini beklemeden en gaddar, en insanlık dışı işkencelerine başlamışlardı. Bunlar yakaladıkları her yaştaki Türkü, uzuvlarını teker teker, ağır ağır keserek canı çıkıncaya kadar büyük bir haz içinde bağırta bağırta öldürüyorlar. Kimisinin derisini yüzüp saman ve tuz doldurarak hayvandan daha aşağı bir tatminin bayağı ve küçük izlenimlerini alıyorlardı.
Benimkisi, hiçbir zaman hiçbir şeyle açıklanamayacak kadar derin, hiç kimsenin anlayamayacağı ölçüde karmaşık ve acayip bir yorgunluktu.
Sayfa 150 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Hayat nedir diye sorarsan, bilmiyorum evlat, “ der emin bir sesle, “sormazsan, biliyorum…”
Sayfa 149 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Arada bir sesini duyuyor ve şehrin içinde bir yerlerde olduğunu biliyorum ama, çoktan beri yüzünü göremiyordum onun.
Sayfa 21 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Anlaşılan, insanoğlunun, kendi yarattığı şeyi bile elinde tutamayacak kadar zayıf ve çaresiz bir yaratık olduğunu bilmiyormuşum daha. Hatta ben kendi dışında kalan birçok şeyi bilmediğim gibi, ne yazık ki insanların aradığını hiçbir zaman, hiçbir yerde bulamayacağını da bilmiyormuşum. Bulamazmış oysa...
Sayfa 52 - Everest YayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.